İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku; 4857 Sayılı İş Kanunu, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu vd. kanun ile ilgili mevzuatın düzenlediği, gerek işveren gerekse çalışan açısından yeri ve uygulama alanı itibariyle çok geniş yer tutan ayrıca yargı içtihatları ile de sürekli değişen, gelişen ve dolayısıyla yaşayan bir hukuk alanıdır.
Bu nedenle iş ilişkisinin tüm aşamalarında ve sonlandırılmasında öncelikle iş ilişkisinin niteliğine uygun iş sözleşmeleri, işyeri yönetmelikleri, ihtar yazıları, tutanaklar, savunma talepleri ve savunma dilekçeleri, iş akdi sona erdirilirken düzenlenecek ilgili belgeler ile fesih ihtarnameleri, ihtarname cevapları, ibranamelerin hazırlanması, arabuluculuk sürecinin takibi, davaların açılması ve/veya açılan davalarda ve duruşmalarda temsil, hazırlanacak dava ve cevap dilekçeleri dolayısıyla tüm bu süreçlerin titizlikle takibi büyük önem arz etmektedir ve her duruma özgü ve özel iş ve işlemlerin titizlikle takibi gerektiğinden hassasiyetle ve hukuki danışmanlık alınarak ilerlenmesi özellikle tavsiye edilmektedir.
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku alanında işçi ya da işveren açısından yapılacak hatalı işlemler telafisi çok zor hak kayıplarına sebep olabilmektedir. Bu nedenlerle, büyük önemi olan ve yanlış bir örnekle hatanın yaygınlaşmasına neden olunarak büyük zararlarla karşı karşıya kalınmasına sebep olabilecek bu hassas alanda hukuki yardım alınması çok önemli olmaktadır.